İcra-i Sanat: Siyaset – Başar C. Münir “SOKAK” yazıları

CHP’de Sayın Tamer Mandalinci’nin aday yapılması ile ilgili yoğun eleştiriler var. Eleştirilerin hiç birinin Sayın Mandalinci’nin şahsına yönelik olmaması sevindirici. Diğer taraftan “O daha çocuk,” tarzındaki eleştirilerin de eleştiri sınırlarını zorladığını ve artık “ayıp etme” noktasına geldiğini düşünüyorum.

bodrum-sokak-haber-youtube-abone

bodrum-sokak-haber-youtube-abone

Eleştirilerle ilgili bazı tespitlerimi paylaşmak istiyorum.

Çokça söylenegelen “Kimse tanımıyor, o yüzden seçilemez,” doğru bir mantık değil. Bazen kimsenin tanımadığı bir adayın olması olumlu bile karşılanabilir. Örnekleri var. Bu anlamda Sayın Mandalinci’nin önünde çok büyük bir fırsat var. Bu fırsatı kullanabilirse seçilmekle kalmaz Bodrum’da iz bırakan bir başkan olabilir. Kendisini ben de tanımıyorum, bu sebepten rahatlıkla söylüyorum. Umarım sırtındaki bagajlardan kısa sürede kurtulur ve bu fırsatı iyi değerlendirebilir.

Cumhuriyet, yönetim erkinin (yerel veya ulusal) kime verileceğinin babadan oğula veya elitist bir seçki ile değil, halk oylaması ile belirlenmesidir. Demokrasi ise bir sistem değil, bir kültür, bir anlayıştır. Bu açıdan bakıldığında monarşi ile yönetilen İngiltere demokrasinin beşiği sayılırken antidemokratik uygulamaların beşiği Çin ise bir cumhuriyettir. Türkiye’de cumhuriyetin tehlikede olduğunu düşünmüyorum, cumhuriyet tüm aygıtlarıyla yerleşmiş durumdadır. Demokrasi kültürü tarafında ise gidilecek çok yolumuz olduğu aşikârdır. CHP’de aday belirleme sürecinde yaşananlar buna çok güzel bir örnektir.

CHP’de aday adayları çok haklı olarak kendilerinden biri seçilmediği için itiraz ediyorlar. Yapılanın doğru veya yanlış olması bir tarafa, en azından ayıptır. Diğer taraftan, bu aday adaylarından biri nasıl seçilecekti? Sayın Mandalinci nasıl seçildi ise aynı şekilde seçilecekti. Yani Sayın Mandalinci, bu 22 adaydan biri veya bambaşka biri.. Her kim olursa olsun, yine çeşitli ortamlarda söylenegeldiği gibi “Angara’da oturan iki adamın sözü” ile atanacaktı. İsimden bağımsız Bodrum’da uygulanacağı söylenmiş sistem budur çünkü. Tüm aday adayları bu şekilde atanmayı aday adayı olduklarında peşinen kabul etmiş oldular.

Peki ne yapılabilirdi? Atama/anket yolu ile aday belirlemenin yanlış olduğu eğer samimi olarak düşünülse idi, “oyunun kuralları yanlış,” denilerek baştan aday adayı olunmazdı. Hatta o kadar olunmazdı ki, Bodrum’dan hiç aday adayı çıkmadığını, ilçe yöneticilerinin de “atama ile yapılacak bir adayın -her kim olursa olsun- arkasında olmayacaklarını” açıklamaları, evet, belki kriz çıkartırdı, ancak ön seçim yapılması konusunda zorlayıcı bir etken olurdu. Ama hem oyunun kuralını baştan kabul ederek aday adayı olmak hem de başkası aday yapıldığında “ama kurallar demokratik değil,” demek bir çelişki yaratıyor. Zira parti tüzüğü ortadadır, yapılan atama tüzüğe gayet de uygundur. Tüzüğe karşı çıkmamak, varolan tüzükle ve atama ile aday yapılmayı kabul etmek, sonrasında farklı bir aday belirlendiğinde bir anda demokrasi söylemine sarılmak ister istemez söylenenlerin samimiyeti sorgulatıyor. Yazımın başında veridğim örnek gibi.. Cumhuriyet idaresi, yönetim erkinde yetkiyi elinde bulunduranların meşruiyet dayanağını belirleme yöntemidir. Demokrasi ise yetkinin nasıl kullanılacağı ile ilgili bir durumdur. İngiltere’de başbakanları baştaki monark atar. Ancak monarkın, halkın seçtiği partinin başkanını atamaması düşünülemez. Aday belirleme sürecinin bunun tam tersi işleyeceği, yani partideki monarkın kendi istediği adayı belirleyeceği açıktır.

Dostlarımızın aklına “Peki neden Milas’ta ön seçim yapıldı da Bodrum’da bu şekilde aday belirlendi,” şeklinde bir soru gelebilir doğal olarak. Bunun sebebi bulunduğu anda Bodrum’daki tüm dertler de bitecektir. Sebebi bulmak CHP yerel üyelerinin yapması gereken bir şey, bu yüzden yazımı burada noktalayayım.

Siyaset, prensipler üzerinden icra edilen bir sanat. Bu prensiplerin ne olması gerektiğini ise iyi belirlemek gerekiyor…

Başar C.Münir
16.02.2024